Semihat KARADAĞLI İŞÇİNİN, EMEĞİN, EMEKÇİNİN BAYRAMI KUTLU OLSUN google.com, pub-2318409379925054, DIRECT, f08c47fec0942fa0
Yazı Detayı
01 Mayıs 2025 - Perşembe 07:52
 
İŞÇİNİN, EMEĞİN, EMEKÇİNİN BAYRAMI KUTLU OLSUN
Semihat KARADAĞLI
karadaglihukuk@gmail.com
 
 

1 Mayıs işçinin, emeğin emekçinin bayramı kutlu olsun.

“Emek en kutsal değerdir.” demiş filozoflar. Peki  emek gerçekten en kutsal değer midir ? 
*
Emek denilince güçlü yapısı ciddi bakışının altında gülümseyen yüzü ile tarlada çalışmaktan nasırlaşmış elleri ile babam , güneşten yanmış beyaz teninde çakmak çakmak mavi gözleri, bütün çocuklarını sarıp sarmalayan kocaman yüreği, her güçlüğe gülümseyen yüzü, çatlamış elleri işe annem gelir aklıma. 
*
Emek denilince  tüm ailenin sorumluluğunu alan o koca yürekli insanları hatırlarım. Saygıyla eğilirim anıları önünde. 
Emek denilince  okul çıkışında papatya gelincik açmış köy yolundan eve giderken henüz binalarla kirlenmemiş deli rüzgarların estiği memleketim gelir aklıma. 
*
Sabahın seherinde tütün tarlaları, dolgun başaklı buğday tarlaları bunların arasında öten serçelerle çocuk seslerini duyumsarım. 
Bağ evimizin beyaz badanalı duvarları, rengarenk çiçek ekilen bahçesi, toprak yolunda otları çapalayan minicik ellerin terlemesi gelir aklıma. 
*
Okulların yaz tatilinde tütünden sararmış parmaklarım, güneşin altında çalışırken değdiği tenimde esmerleştiğim gelir aklıma. 
Emek denilince bir kilometre yolu sıcakta çocuk ayaklarınla yürüyüp gazete almaya gidişim gelir aklıma. 
*
Emek denilince sevgiyle kucaklayan bir yüreğin tebessümü ile sımsıcak bir ev gelir aklıma. 
*
Emek denilince alnımızdan toprağa damlayan ter gelir aklıma. 
Emek denilince hiç yorulmak bilmeyen, zorluklara karşı sımsıkı tuttukları nasırlı elleri ile hayatı kucaklayan annem, babam kardeşlerim koskocaman sevgi dolu bir dünya gelir aklıma. 
*
Emek denilince  akşam evine ekmeğini götüren  mutlu insanlar gelir aklıma. 
*
Emek denilince yüreğimde büyüttüğüm düşler gülümseyen mutlu insanlar gelir aklıma.
*
Emek denilince gülümseyen insanlarla omuz omuza meydanlarda halay çekmek gelir aklıma. 
*
Emek denilince haksızlıklara boyun eğmeyen bir zeybeğin efelenişi gelir aklıma.
*
Emek denilince  güneş altında alnımızda ışıl ışıl parıldayan ter gelir aklıma. 
*
Emek denilince tüm emekçilerin önünde saygıyla eğilirim.  
*
Emeğin ve emekçinin bayramı kutlu olsun.

 

 MAYIS MARŞI VE LOGOSU'NUN HİKAYESİ
1 MAYIS İŞÇİ MARŞI

Günlerin bugün getirdiği, baskı zulüm ve kandır.

Ancak bu böyle gitmez, sömürü devam etmez,

Yepyeni bir hayat gelir, bizde ve her yerde.

1 Mayıs, 1 Mayıs işçinin, emekçinin bayramı

Devrimin şanlı yolunda, ilerleyen halkların bayramı.

Yepyeni bir güneş doğar, dağların doruklarından,

Mutlu bir hayat filizlenir, kavganın ufuklarından.

Yurdumun mutlu günleri, mutlak gelen gündedir.

1 Mayıs, 1 Mayıs işçinin, emekçinin bayramı,

Devrimin şanlı yolunda, ilerleyen halkların bayramı.

Ulusların gürleyen sesi, yeri göğü sarsıyor,

Halkların nasırlı yumruğu, balyoz gibi patlıyor.

Devrimin şanlı dalgası, dünyamızı kaplıyor.

Gün gelir, gün gelir zorbalar kalmaz gider,

Devrimin şanlı yolunda, kül gibi savrulur gider.

Söz/Müzik: Sarper Özsan

1 Mayıs Marşının Hikayesi 
1974’te Bertolt Brecht’in Maksim Gorki’den uyarladığı ‘Ana’ adlı oyun, Ankara Sanat Tiyatrosu tarafından sergileniyor. Rutkay Aziz’in sahneye koyduğu oyunda Erkan Yücel, Savaş Yurttaş, Yaman Okay, Meral Niron, Erol Demiröz gibi isimler rol alıyor. 

Oyunun müziklerini Sarper Özsan tarafından yapılmaktadır. Sarper Özsan, 1 Mayıs 2009’da Cumhuriyet Gazetesinden Celal Üster’e marşın öyküsünü şöyle anlatmıştır. Oyunun metninde Rusya’da 1905 “Kanlı 1 Mayıs”ın konu edildiği sahneye gelindiğinde, “İşçiler marş söyleyerek girer” cümlesi vardır, ama marşın ne marşı olduğuna dair bir şey yoktur. Oraya bir marş koymak gerekmektedir ve iş başa düşer; “Buraya nereden, nasıl bir marş bulacağımı bilemedim. En iyisi, benim bu sahneye uygun bir marş sözü yazıp bestelememdi. Sözlerde ve müzikte hem o günlerin ortamına uygun düşecek, ama aynı zamanda bizlerin içinde bulunduğumuz ortama aykırı düşmeyecek bir marş olmasına dikkat ettim (…) 1 Mayıs Marşı’nın ezgisinin temeli, bizim Kürdi dizimizle sol minör dizisinin karışımı sayılabilir. Marşı yazarken sevilebilir ve rahatlıkla söylenebilir bir marş olduğunu düşünüyordum. Ama marşın, oyunun sınırlarını aşıp bu denli yaygın bir duruma geleceğini o gün düşünmem olanaksızdı.”

Marş 1976 yılında Taksim’de düzenlenen kutlamada marş kimi gruplarca seslendiriliyor. 1977 yılında Timur Selçuk tarafından plakta seslendirilir. 1 Mayıs 1977  Taksim kutlamalarında Ruhi Su Dostlar Korosu tarafından seslendirilir. Cem Karaca ve Dervişanlar tarafından ‘Ana’ oyununda seslendirilen ‘Durduramayacaklar Halkın Coşkun Akan Selini’ isimli eserle birlikte plak yapılır. 

1979 yılında Dostlar Tiyatrosunda Genco Erkal ve Zeliha Berksoy tarafından sahnelenen ‘Brecht-Kabare’de de kendine 1 Mayıs marşı seslendirilir. Marş mitinglerde konserlerde pek çok kişi tarafından bir ağızdan seslendirilmiştir. 

1 Mayıs logosunun öyküsü.

1976 yılında DİSK yöneticileri ressam ve heykeltıraş Orhan Taylan’ı arayarak çok acele bir afiş istediklerini söylerler.  Ressam Orhan Taylan bu talep üzerine oturur bir saatte afişi hazırlar. Sendika yöneticileri sabaha karşı gelip afişi kendisinden alırlar. 

Habertürk gazetesinden Ümran Avcı’nın 30.04.2016 tarihli haberine göre Orhan Taylan “Çizmesi bir şey değil, içime de sinmedi ayrıca. Daha iyi olabilirdi o afiş. Dünyayı pergelle çizdim, elleri kara kalemle çizdim. O yüzden çizim tekniği açısından hafif uyumsuzluk oldu. Dünyayı da kara kalemle çizmeliydim” der. 

Dünya Sendikalar Federasyonu’nun yarışmasında Amerika’yı ve SSCB’yi geride bırakarak afiş birinci olur. Orhan Taylan ödül ile ilgili yaptığı açılamada  “Dünya Sendikalar Federasyonu’nun merkezi Prag’daydı. Dediler ki: ‘İstersen 15 gün Prag’da eşinle birlikte misafir edelim, istersen para ödülü.’ Prag’a gitmeyi tercih ettim. Bir daha nereden gideceğim? Çok mutlu oldum. Çok güzel gezdirdiler.” Şeklinde açıklama yapmıştır. 

Orhan Taylan’ın 1976’da çizdiği, 1 Mayıs’ın simgesi haline gelen, bir işçinin dünyayı elleri arasında tuttuğunu gösteren afiş, bu yıl 45 yaşına girdi.

Orhan Taylan kimdir?
1941 doğumlu Orhan Taylan, İstanbul Amerikan Erkek Koleji ve Roma Güzel Sanatlar Akademisi mezunu.
İlk kişisel resim sergisini 1968 yılında açtı. 1976-78 yıllarında, Görsel Sanatçılar Derneği Başkanlığı, 1977'de Barış Derneği kurucu ve Yönetim Kurulu üyeliği yaptı.
1 Mayıs için hazırladığı afiş ile 1978'de Dünya İşçi Sendikaları Federasyonu'nun (World Federation of Trade Unions / WFTU) Uluslararası Afiş Sergisi Birincilik Ödülü aldı, 1978'de Dünya Barış Konseyi üyeliğine seçildi.
1988 yılında Kültür Bakanlığı teklifi ve Cumhurbaşkanlığı onayı ile Devlet Sanatçısı unvanı verilen Taylan’ın internet sitesinde eserleriyle ilgili şu bilgiler öne çıkıyor:
"Eserleri dünyanın ve Türkiye'nin çeşitli müzelerinde bulunmaz. Müzayedecilere resim vermez. Karma sergilere katılmaz.
“Resimlerin önemsenmesi için uçuk fiyatlar konması gerektiğine inanmaz. Suluboya kullanmaz. Yağlıboyasını kendi yapmayı, oğlu Ferhat'ı, edebiyatı, Macintosh'unu ve büyük atölye düzeninin keyfini bir şeylere değişmez.
"Resmini, akımlar içinde adlandırmaz. Avangardizmin, deneysel-kavramsal çalışmaların sanat yerine ikame edilmesinin sanatseverleri yanıltabildiğine inanmaz.”

Emeğin ve emekçinin bayramı kutlu olsun.

Semihat Karadağlı 

Yararlanılan kaynaklar: 
1)- 30.04.2016 tarihli Habertürk gazetesi Ümran Avcı Haberi 
2)- 30 Nisan 2016 Cumhuriyet gazetesi 
3)-1 Mayıs 2009’ Cumhuriyet Gazetesi Celal Üster  röportajı
4)- Çeşitli gazete haberleri
5)- Wikipedia

 

 
Etiketler: İŞÇİNİN,, EMEĞİN,, EMEKÇİNİN, BAYRAMI, KUTLU, OLSUN,
Yorumlar
Haber Yazılımı